ÜNLÜ SÖZLERİ
Alper Canıgüz Sözleri
Güzel sözler kategorimizde şimdi de sizlere en güzel ve en ilgi çekici Alper Canıgüz Sözlerini derledik. Günümüz yazarları içerisinde kullandığı sözler ve kendi tarzı nedeni ile en çok tercih edilen ve okunan yazarlardan birisi olarak ön plana çıkmıştır. Psikoloji konusunda ciddi anlamda uzman birisi olan Canıgüz, insan tavırlarına karşı ciddi yaklaşımları ve tespitleri ile birlikte günümüzün en çok tercih edilen ve ilgi gören yazarlarından birisi olarak dikkatleri çekmiştir. Kitaplarında kullandığı muazzam sözleri sizlere sunarak bu anlamda bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacağız.
EN GÜZEL ALPER CANIGÜZ SÖZLERİ
- Neden söz ettiğimi biliyorsunuz. Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür.
- İnsanın, gerçeğine katlanamadigi bir hayata dişiyle tırnağıyla sarılması iğrenç değil de nedir?
- Siz yapan değil, olan bir insana benziyorsunuz. Ve inanın, bu çok önemli bir niteliktir.
- Ve lütfen bu kez tımarhaneden çıkmak için doktorunu ruh hastası olmadığına ikna etmek zorundaki bir insanın hassasiyetiyle anlatın her şeyi.
- Ben ilişkilerime karşımdakine tam bir güven duyarak başlamayı tercih ederim. Karşımdaki güvenilmez biri olduğunu gösterene kadar da böyle devam ederim. Her seferinde hayal kırıklığına uğramışsam da ahlâken bunun böyle olması gerektiğine inanıyorum.
- Belki de insan korktuğu için kaçmıyor, kaçtığı için korkuyor” diyen William James değil miydi?
- İnsan yüreği bir sarkaç gibidir. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar.
- Hayat her durumda sonu kötü biten bir hikaye değil midir zaten?
- Adalet denen şey bir yalandan ibaretti. İnsanlar suç işledikleri için değil suç işlenmemesi gerektiği için cezalandırılıyordu. Sistem gaddarca bir caydırıcılık üstüne kurulmuştu.
- Bütün orta sınıf çalışanları gibi iş günlerini hafta sonunu bekleyerek, hafta sonunu da iş günlerini özleyerek geçiriyorlardı. Ömürlerinin son dakikasının nasıl geldiğini anlamayacaklardı bile. Sistemin zaferi.
- Neticede ahlak, herkese üç aşağı beş yukarı aynı şekilde davranabilmek değil midir?
- Bazen merak ediyorum, hayatta kaybetmeye mahkum olduklarının farkındalar mı diye.
- Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışarıdaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum.
- İnsanlardan insanlar diye söz eden insanlardan oldum olası nefret etmişimdir.
- Kendilerini hep dışarıda bıraktıklarıyla tanımlayan insanlar böyledir. Bir tür uyuşturucu, alttan alta hep var olan sessizliği işitmelerini önleyen bir tür gürültüdür kahkaha onlar için. Gülmek, hayatla yüzleşmekten korur onları.
- Kendinizle yüzleşmekten kaçıp aşağılık arzularınıza budala erkekleri alet ediyorsunuz. İstediğiniz olunca pişmanlık, olmayınca da histeri krizleri geçiyorsunuz.
- İnsan yüreği bir sarkaç gibidir işte böyle. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi taraf a kaymaya başlar.
- Hiçbir şey, hiçbir zaman daha iyiye gitmezdi. Sadece insan için daha rafine sarhoşluk yöntemleri geliştirmek mümkün olabilirdi..
- Ben aşkı hayattan çok ölüme benzetirim. Ve insan bir kere ölür.
- Ağlamanın bir kadın için her daim ulaşılmaya çalışılır bir ruh durumu olduğuna inancım tamdı. Havaya atılan bir cismin yere düşme eğilimi gibi bir şeydi bu.
- Yirmi beş yıllık öğretim üyesi Profesör Olcayto Fişek sınıfa girdiğinde, mesleğe ilk başladığı günkü inançlarının hiç değişmediğini fark etti: Öğrencilerinin hepsi gerizekalıydı.
- Çünkü duygularımızı canlı kılmanın yegane yolu devinimdir. Durağanlık dimağ gücü verirken insanı hissizleştirir.
- Haftalarca çılgın gibi Milena’dan mektup gelmesini bekleyen sonra beklediği mektup postadan çıktığında da onu açma işini durmadan geciktiren Kafka gibi duyumsuyordum kendimi.
- Hiçbir şey, hiçbir zaman daha iyiye gitmezdi. Sadece insan için daha rafine sarhoşluk yöntemleri geliştirmek mümkün olabilirdi.
- Yakup Abi sen bu arabayı yıkıyorsun ama beş dakika sonra yağmur yağacak yine…
- Yağsın, bir daha yıkarız,” dedi bakkal ermişçe. O zaman anladım ki, böyle bir olasılık onu endişelendirmek şöyle dursun, mutlu ediyordu. O doğuştan araba yıkayıcısıydı. Ne var ki hayat onu bakkallığa mahkum etmişti; pek çok müthiş kabzımalı milletvekiliğine mahkum ettiği gibi. Sistem yetenekleri heba ediyordu.
- Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar.. Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim demek için.. Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni.
- Sözler, kelime değerlerinin ötesinde anlamlar taşırlar.
- Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, düşleriniz ancak ve ancak onlara inanacak kadar güçlüyseniz gerçekleşir.
- Descartes’i düşünüyorum gözlerim kapalı / ya ilham geliyor ya inme iniyor.
- Derhal harekete geçmek yerine, on beş saat uyumak suretiyle her zaman olduğu gibi gerçeklerden kaçmayı tercih etmiş ve affedilmez bir hata yapmıştım.
- Yalan söylemeyi sevmiyor ama Tanrı’ya şükür ki başarıyla gerçekleştirebiliyordum.
- İnşaat halinde bir bina düşün ve ben de kendimi onun çatısından aşağı atarak intihar etmeye karar vermiş olayım. Eğer merdivenlerin parmaklıkları henüz inşa edilmemişse, inan bana, basamakları apartman boşluğu tarafından değil, duvar tarafından tırmanırım. Hiç kimse ölene kadar ölüme hazı değildir.
- Bu ve benzeri konularda düşünmek için derhal biramı yenilemem gerekiyordu.
- İki insanı, bir üçüncüyü ezmek kadar birbirine yaklaştıran bir şey var mıdır şu dünyada?
- En güzel söz, tam zamanda söylenmeyen değil midir?
- Okulda insanın asıl öğrenmesi istenen, anlatılan dersler değil ders anlatılırken susması gerektiğidir.
- İkimiz zorlukla sığıştık küçücük paspasın üstüne. Kıçlarımız birbirine değiyordu. Bunu pek heyecan verici bulamıyordum nedense. Tersine canım sıkılmıştı. Alev Abla’nın da bir kıçı olduğunu fark etmek hayal kırıklığına mı uğratmıştı beni acaba?
- Rahat bıraksanıza lan adamı.” diye bağırdım. Kansız celal bana şöyle bir bakıp, “Sana ne lan. Avukatı mısın?” diye cırladı. “Doğru bildiğim şeyi söylemek için kimseden para almam gerekmez.
- İkimiz zorlukla sığıştık küçücük paspasın üstüne. Kıçlarımız birbirine değiyordu. Bunu pek heyecan verici bulamıyordum nedense. Tersine canım sıkılmıştı. Alev Abla’nın da bir kıçı olduğunu fark etmek hayal kırıklığına mı uğratmıştı beni acaba?
- Eğitim şeyi ne zannediyorsun ki? Okulda insanın asıl öğrenmesi istenen, anlatılan dersler değil ders anlatılırken susması gerektiğidir. Erzurum’da da bu işin kralının yapılacağından emindim.